Dikdörtgen Prizmanın 6 Yüzü, 8 Köşesi ve 12 Ayrıtı Vardır: Doğru Mu, Yanlış Mı?
Bazen bir soruya cevap verirken, öyle bir hale geliyorsunuz ki, soruyu sormayanlara karşı bile garip bir biçimde başınız dönmeye başlıyor. Mesela şu meşhur soru: Dikdörtgen prizmanın 6 yüzü, 8 köşesi ve 12 ayrıtı vardır, doğru mu yanlış mı? Ya da aslında doğru mu, yanlış mı olduğuna karar vermek, gerçekten önemli mi? Hadi gelin, bunu biraz daha derinlemesine, ama bir o kadar da komik bir şekilde inceleyelim.
Matematiksel Çılgınlık: Yüzler, Köşeler, Ayrıtlar
Öncelikle, dikdörtgen prizmanın ne olduğunu hatırlayalım. Bu, her gün gözümüze çarpan ama pek de farkında olmadığımız, üç boyutlu kutular. Hani şu, her odada bir tane bulunan, genellikle telefon, bilgisayar, ya da kitaplar gibi “tabiatıyla” içinde bir şeyler bulunduran nesneler.
“Yüzü” dediğimizde, işte o prizmanın her bir düzlemi aklımıza geliyor. Bu düzlemler 6 tanedir. Sadece biri bizim evdeki oturma odasına baksın, biri mutfakta sabah kahvaltısını beklesin, diğerleri de… ahh, saymaya başlayınca işin içinden çıkamayabilirim. Ama, işte! Diktiğiniz her prizma, 6 yüzle karşımıza çıkıyor.
Şimdi, gelelim köşelere. 8 köşe mi var? Evet, doğru. Ama burada bir şey var, değil mi? Köşeleri sayarken, sanki biraz komik bir şekilde, bu prizmanın köşelerinin ne kadar kısıtlı olduğuna dair bir gerilim hissediyorum. Nasıl olur da 3D dünyada köşe sayısı bu kadar az olur? Neredeyse “köşe” kavramı bizim için soyut bir olguya dönüşüyor.
Son olarak ayrıtlar. 12 tane. 12 tane nedir? Hani 12’yi herkes çok sever ya, yani 12 ay, 12 burç… Ama 12 ayrıt nedir? Nereye gitti bunlar? Dört köşe diyoruz, dört kenar falan derken, bir anda bu ayrıtların bizleri nasıl küçücük bir kutuya sıkıştırdığını fark ediyorum.
Bir İkili Hâli: Prizma ve Ben
Şimdi biraz da ben ve dikdörtgen prizma arasında bir bağ kurayım. 25 yaşında, her şeye komik bir açıdan bakmaya çalışan, ama aslında her şeyi çok düşünen biriyim. Yani, arkadaşlarım “Hadi bir espri yap!” dediğinde, ben genellikle kendi iç sesimle daha fazla savaşıyorum. Ama diyelim ki bu dikdörtgen prizmayı ben alsam, bir gün hayatta karşıma çıkacak bir soru sorsa ve ben “Bir dakika, doğru mu yanlış mı?” diye düşündüm.
İç sesim: “Hayır, dikdörtgen prizmanın 6 yüzü, 8 köşesi, 12 ayrıtı var ama bu soruya fazlasıyla takıldım. Bir tane prizma hakkında ne kadar düşünülür ki?”
Arkadaşım: “Abi, bu kadar dert etme ya, prizma prizmadır işte!”
İç sesim: “Hayır, arkadaşım. Bir şeyin doğru ya da yanlış olup olmadığına karar vermek, bazen sadece prizmaların 3D dünyasında kaybolan şeyler gibi kalmaz, insanın tüm düşünce yapısını etkiler.”
Evet, bunu söyledikten sonra fark ettim ki, bazen gerçekten de en basit şeyleri düşünmek, insanın kafasını o kadar karıştırabiliyor. Bu prizmalar gibi… matematiksel bir gerçekliğin içinde kaybolmuşken, gerçek dünya bir şekilde sorgulamalara açılıyor.
Bu Soruyu Ciddiye Almalı Mıyız?
Dikdörtgen prizmanın 6 yüzü, 8 köşesi ve 12 ayrıtı vardır; evet, doğru. Ancak… sanki burada işin içinde bir felsefe var gibi hissediyorum. Zaten biz gençler hep sorgularız. Neden? Çünkü her şeyin “daha fazlasını” arıyoruz. Bu soru da öyle, bir kutu gibi düşünülse de, aslında içine neler sığabileceğini tartışan derin bir soru gibi geliyor.
Mesela, arkadaşım diyor ki: “Ya abi, bu soru nasıl bir soru? Hadi gel, barbekü yapalım, prizmadan falan bahsetme!”
Ama bir tek ben mi, bu soruyu gerçekten ciddi ciddi düşünürken, barbekü köftelerinin bile prizma gibi sıralanması gerektiğini düşünüyorum? Hayat bazen bu kadar karmaşık olmuyor mu?
Sonuçta: Her Şeyin Bir Yüzü, Bir Köşesi ve Ayrıtı Var
Sonuç olarak, dikdörtgen prizmanın 6 yüzü, 8 köşesi ve 12 ayrıtı vardır, evet, doğru. Ama bu soru, sadece bir matematiksel bilgi değil, aynı zamanda bir hayatta derin düşünceye davet eden bir kapıdır. Bazen en basit sorular, aslında hayatı sorgulamanın başlangıcı olabilir.
O yüzden bir sonraki prizmamızı düşündüğümüzde, belki de sadece “kutularla” değil, her şeyi daha geniş bir açıdan ele almayı unutmayalım. Kim bilir, belki de bu kadar düşünmek… hayatın tek ayrıtı!