Konuralp Kimin Adamıydı? Bir İhanetin Ardında Yatan Gerçek
Bazen en yakınındaki insanların kim olduğunu bile bilmediğini fark ediyorsun. Onları tanıdığını düşündüğün anlarda, aslında yalnızca maskelerinin ardında saklı birer figür olduklarını öğreniyorsun. Konuralp, işte tam böyle bir figürdü. Peki, o kimin adamıydı?
Kayseri’nin Sıcak Gecelerinde Konuralp’in Gölgeleri
Günlerden bir Perşembe. Kayseri’nin sıcak akşamlarında, yavaşça solan gün ışığı, sokakların üzerine bir yorgan gibi yayılıyor. Akşamın serinliği henüz geçmemişken, ben de parktaki banklardan birine oturmuş, önümdeki çayımı yudumluyorum. Zihnimde dönüp duran şeylerden biri vardı, hep olduğu gibi: Konuralp kimin adamıydı?
O kadar yakın hissetmiştim ki, kendisini yıllardır tanıyormuşum gibi. Genç yaşta olmama rağmen, insanlar hakkında artık kolayca çıkarım yapabiliyorum. Ama Konuralp… O her zaman bir gizemdi. Belki de bu yüzden ona dair hiçbir şey bilmiyor olmak, içimde bir eksiklik hissi yaratıyordu. Bu eksiklik, bir yandan merakımı kamçılıyor, bir yandan da kaybolan bir parçanın peşinden sürüklüyordu beni.
Bir Dostluğun Başlangıcı
Bütün başlangıçlar gibi, Konuralp’le tanışmam da tesadüfler sonucu oldu. Genç yaşta, işte bir araya gelmişken, Kayseri’nin iç sokaklarında bir yürüyüş yapmak gibiydi bizim dostluğumuz. O zamanlar kafamda, sıradan bir arkadaşlık başlıyor gibiydi. Tıpkı herkes gibi birine güvenmek… Yavaşça kendini tanıtıyordu; sabahları birlikte koşuyor, öğle vakti çayıma misafir oluyordu. Her şey yavaşça, ama emin adımlarla, çok doğal bir şekilde başlıyordu.
Konuralp, her şeyin düzgün gittiği, hayatın eski kasetler gibi dönen bir parçasıydı. Ne zaman sıkıntıya düşsem, yanımda oluyordu. O kadar anlayışlıydı ki; daha önce hiç kimse bu kadar dikkatli, bu kadar dikkatli olmamıştı. İşte o anlarda ona olan güvenim artıyor, bir arada geçirdiğimiz zamanları değerli kılıyordum. Belki de buna kandım. Belki de sadece bir delikanlılık ve dostluk iddiasıydı. Her şeyin kısa süreli olduğunu bilmeden, içimde büyüyen duyguları bastıramadım.
O An: Konuralp’in Gerçek Kimliği
Ama sonra bir gün, her şey değişti. O sabah, sabahları genellikle beraber kahvaltı ettiğimiz mekan, o gün sabahı boştu. Her zaman olduğu gibi bir mesaj bırakmıştı ama bu sefer, hani o içimden bir şeyler eksikmiş gibi hissettiren bir mesaj. “Bugün işim var, görüşemeyiz. Belki akşam?” demişti. Akşam, gelmedi. Ertesi gün, bir şeyler değişmişti, anlamıştım.
Yavaşça, aramızdaki dostluk sararma sürecine girdi. O gün, bir şekilde, sosyal medyada bir yazı gördüm. Konuralp’in adı geçiyordu, fakat bu yazı ona asla yakışmıyordu. Ne olduğunu anlamadan, bir süre sessiz kaldım. Sonra, yaptığım küçük bir araştırma, küçük bir dedikodu kulağımda yankılandı: “Konuralp, önde gelen bir işadamının adamıymış. Onun bağlı olduğu bir grubun parçasıymış. Şimdi, bu kadar basit bir mesele değil tabii, ama ben… O, kimin adamıydı?”
Gözlerim karardı. O zaman her şey birdenbire netleşmişti. Konuralp, o gülümsediği, şefkatli halleriyle, aslında farklı bir dünyaya aitmiş. Bu, içimde bir duvar gibi yükseldi. Bir an durakladım. Bu kadar mı? Bu kadar mı basitti?
Hayal Kırıklığının Gölgesinde
İçimde büyük bir boşluk vardı. Konuralp, bildiğim o eski haliyle gitmişti, yerine maskeler ve gizli işler kalmıştı. Artık o, benim bildiğim o adam değildi. Konuralp kimin adamıydı? Ona duyduğum güvenin bir anlamı vardı, ama o güven, büyük bir yanılsamadan ibaretti.
Hayal kırıklığı içinde, uzun bir süre Konuralp’in kim olduğunu sorguladım. Her şeyin ne kadar sahte olabileceğini o kadar iyi anladım ki, sonradan yaşadıklarım, her şeyin yüzeysel olduğunu gösterdi. Sonunda, hepimizin öykülerinde karşılaştığı gibi, gerçekler karşımıza çıkıyor. Gerçekler de bazen daha karanlık oluyor, değil mi?
Umut Var mı?
Şimdi, her gün Kayseri’nin sokaklarında yürürken, o eski Konuralp’i arıyorum. Ya da belki de, gerçekten tanımadığım birini bulmaya çalışıyorum. Kim bilir? Ama biliyorum ki, bazı sorulara cevap bulamamak, insanı büyütüyor. Hayatın her köşesinde gizlenmiş başka bir “Konuralp” olabilir, o yüzden, pes etmiyorum. O eski dostluğun hayalini kaybetmiyorum.
Belki de, en büyük şey, her kayıptan sonra, kendimizi biraz daha bulabilmemizdir. Kimse gerçekten kaybolmaz, sadece bazen doğru kimliği görmek zaman alır. Ben de zamanla, yalnızca o Konuralp’i değil, kendimi de buldum.